Mevsim değişikliklerinde nasıl beslenmeliyiz? Sağlı beslenmenin püf noktalarını ve özellikle mevsim geçişlerinde diyet ve sağlıklı beslenme konusunda öneriler;
Mevsim geçişlerinde havalar bir iyi bir kötü giderken vücudumuzun bu düzene alışması biraz zor olabilir . Gribal enfeksiyonlar ,depresyon artışları, iştahsızlık gibi yeme bozuklukları görülebilir. Sabah uyanmak genellikle zorlaşır ve genellikle halsizlik durumu görülür öyle ki bir çoğumuzun işe gitmek , ders çalışmak, günlük- işlerimizi yapmak bile istemeyiz. Geçiş döneminde kendimizi ne kadar çok korursak bu zor dönemi en az zararla atlatmış oluruz. İşte mevsim geçiş dönemlerini, daha zinde ve sağlıklı geçirebilmeniz için tutacak 8 altın öneri.
- Bağışıklık sisteminizi güçlendirmeye özen gösterin: Özellikle A,C,E vitaminlerini bağışıklık sistemi için önemli vitaminlerdir çünkü hücreleri korurlar. Mevsimine göre C vitamininden zengin olan kivi, çilek, turunçgiller, kuşburnu, bibere ağırlık verebilirsiniz. A vitamini için özellikle karaciğer, , yumurta sarısı, havuç , tam yağlı süt tüketmekte fayda var. E vitamini için ise yağlı tohumlardan ceviz, fındık, badem kullanabilir, sağlıklı sıvıyağları (zeytin yağı; fındık yağı vb) aşırıya kaçmadan günlük beslenmenize ekleyebilirsiniz. Yine bazı minerallerde oldukça önemli mesela selenyum ve çinko bağışıklık sistemi enzimlerini destekler. Bu nedenle çinko için tam tahıllı ürünler , ceviz, badem, bulgur tercih edilebilir, selenyum için özellikle deniz ürünlerini tüketebilirsiniz.
- Antioksidan özelliği yüksek besinler tüketin: Bunun için ilk adım olarak öğünlerinizi renklendirin. Örneğin kırmızılardan domates, çilek, kırmızı elma, turp , kırmızı biber,; sarı-turunculardan özellikle, havuç, sarı elma, turunçgil, ananas , yeşil renkli olanlardan yeşil yapraklı sebzeler, yeşil biber, kivi, avakado , yeşil soğan ; beyaz renklilerden karnabahar, soğan, sarımsak, zencefil, mantar tüketmek vücut direncini arttırmaya yardımcı öğeler içerdiği sizi hastalıklara karşı koruyacaktır.
- Ödemlere dikkat: ancak Bunun için dikkatli olmanız gereken her duyduğunuz ödem atıcıları içmemek olmalı. Besinlerden maydanoz, ısırgan otu , kiraz sapı, iyi ödem atıcılardır. Ancak herhangi bir hastalığınız varsa doktor veya diyetisyeninize danışmadan kullanmamanızda fayda var. Ayrıca esas önemli nokta bol su içmek (günde 2-2.5 lt). Suya ilave olarak sade maden suyu da içebilirsiniz. Yine sularınıza zencefil, tarçın, limonla ekleyip bu şekilde bekletip içmek detoks etkisi yaratacaktır. Tabiki özellikle sofra tuzundan ve her türlü işlenmiş besinden uzak durmanız vücudunuzun ödem tutmaması için önemlidir.
- Bağırsak sağlığınızı önemseyin: Günümüzde bağırsaklar ikinci beyin olarak dolayısıyla depresyon ve birçok alerjik hastalıkların sebebi olarak gösterilmektedir. Bu nedenle sağlıklı bağırsaklara sahip olmaya çalışın. Bunun için ilk olarak bağırsakları koruyucu ve düzenleyici probiyotik desteği alabilirsiniz. Günlük beslenmenizde probiyotiklerden zengin olan ev yoğurdu, kefir, peynir, ayran veya az tuzlu turşu tüketebilirsiniz. Bağırsaklarınız düzeldikçe gaz ve şişkinlik şikayetleriniz de azalacaktır.
- D Vitamini ve demir depolarınıza baktırın: Özellikle kışın azalan güneş ışınlarıyla birlikte boşalan D vitamini depolarını doldurmak için güneşten faydalanın (kollarınızın içini 15-20 dk direk güneşe tutabilirsiniz). Yine demir depolarının boşalması halsizlik ve yorgunluğa sebep olacağı için demirin iyi kaynakları olan kırımızı et, yumurta, kurubaklagiller, pekmez , kuru üzüm, gibi besinleri haftada birkaç gün yer verin. Ancak bu besinlerle birlikte mutlaka C vitamini almaya özen gösterin çünkü c vitamini demir emilimini arttıracaktır (salataya limon sıkın veya biber doğrayın, yumurtanın yanına portakal doğrayın vb.)
- Mutluluk hormonu olan seratonin salgısını arttırın: stres ve yanlış beslenme , aç kalma seratonin hormonunu azaltabilir. Seratonin hormonunun azalması da depresyona sebep olabilir. Peki böyle olmaması için ne yapmalı? Seratonin hormonunun beslenmeyle ilgisi yapıtaşı olan triptofan aminoasidinin artmasıyla alakalıdır. Triptofandan zengin beslendiğimiz zaman daha çok seratonin üretebilir ve daha mutlu olabiliriz. Triptofanı almanın en iyi yolu da soya fasülyesi , kırmızı et , beyaz et , mercimek, yumurta, nohut, ceviz ve buğdayı düzenli tüketmektir. Ayrıca diyetinizde karbonhidratların bulunması da triptofan kullanımını arttıracaktır. Bu nedenle diyetinizde karbonhidratları sıfırlamayın aksine yerine tahıllı, kopmleks karbonhidratları almak sizi daha mutlu yapacaktır. Yine sinir sisteminizi desteklemek için özellikle B grubu vitaminleri için tam tahıllar , kurubaklagiller (B1, B3 ) , hayvansal proteinler ( B2, B12, B6 için), yeşillikler (folik asit) günlük beslenmemizde bulunmalıdır.
- Destek kuvvetler önemli: Bu dönemlerde içerdiği kateşinler sayesinde antioksidan içerikleri oldukça yüksek olan yeşil ve siyah çay (yeşil çayda daha fazla) için bağışıklık sistemini güçlendirmeye, kilo kontrolunu sağlamaya yardımcı olacaktırlar. Ayrıca papatya, melisa da çayı sakinleştirmeye yardımcı olduğu için kullanabilirsiniz. Yine antioksidan , antikanserojen olan zencefil ve zerdeçalı günlük beslenmenize ilave edebilirsiniz (kilo kontrolü, bağıklık sistemini güçlendirme, insülin direncini ortadan kaldırmaya yardımcı olurlar). En önemli destekçiler olan omega veya krill yağını almak depresyon riskini azaltmaya, dikkat ve konsantrasyonu arttırmaya yardımcı olacaktır.
- Spor en doğal antidepresandır: Özellikle açık havada bol oksijen alarak yapacağınız yürüyüş, spor hem seratonin hormonunu arttıracak ve fiziksel zihinsel rahatlık sağlayacaktır. Bu yüzden yapabildiğiniz kadar açık havada hareket etmek sizi bu dönemde daha da mutlu edecektir.
Aslında bütün öneriler aslında sağlıklı beslenmenin kurallarıyla paralel niteliktedir. İşte bütün bu sebeplerden dolayı da sağlıklı beslenmenin bir çok hastalığı önleyebileceğini unutmayalım. Ayrıca herhangi bir hastalık durumunuz varsa diyetisyen ya da doktorunuza danışmadan bilmediğiniz besinleri kullanmayınız. En önemlisi ne tüketirseniz tüketin kararında tüketmeye özen gösteriniz.